21 Ağustos 2014 Perşembe

Defo

"Cigerlerimi kaşındıran öksürüğe aldırmadan bir sigara yaktım. Birkaç derin nefes çektim. Yanımda kül tablası, içimde kül tablasını mutfaktan alacak istek yoktu. Cebimden telefonu, telefondan bataryayı çıkardım. Külü açılan kare boşluğa silkeledim."
Aytaç Ars/Defo

17 Ağustos 2014 Pazar

Sopalı pankart fanzin

               

             Biz daha çok küçükken buralarda istanbul takımları tutmak zorunluluğu vardı. kendi şehrinin takımına ancak sempati beslerdin. Babam Gençlerbirliği taraftarıydı ve büyüklerimiz takımları bizim tuttuğumuz gibi tutmuyordu. Armanın peşinde deplasmana kaç kez yada kaç kilometre gidildiği galibiyetlerden çok daha önemliydi. Önemli olan o armanın sevdasıydı. Tuttuğun takımın renkleri politik görüşünü, nelere karşı olduğunu hatta köklerine kadar nereye ait olduğunu söyleme kabiliyetine sahipti. O zamanlar pankart sokmak serbestti ve taraftarın senin arkasında duracağın pankartlar asıyordu. meşalelere, gol sevincini tellere tırmanarak yaşayan futbolcuya ses edilmiyordu. Futbolun çok daha güzel olduğu zamanlardı. Sonra bunların hepsi yasaklandı. pankartlar gizli sokuldu, futbolcular sarı kartla cezalandırıldı, deplasman yasakları geldi. Ama bunlar tribünde maçları 90 dakika ayakta izleyen abilerimizi yıldırmadı. Şimdilerde tribünlerden değil de stat dışından takımlarımızı destekleyeceğimiz günlerin eşiğindeyiz. E-biletle önlemeye çalışılan aslında bu tarafatarın sesidir. Ve bu fanzin tribün kültürünü oluşturanlara, onları yaşatanlara saygı duruşudur.


"sopalı, renkleri ayırt etmeden aynı çatıda buluşturup bir şeylerin hala saf, hala eski kaldığını savunanların yeridir."

https://twitter.com/sopalifanzin

11 Mayıs 2014 Pazar

Ada Gülü

Ne misafirin
ne ilk sevgilinin çiçeği
İlle de çocukluğumun Kınalısı'nın
uzak akraba bir amcanın
elime tutuşturduğu gonca aklımdaki
"Gonca kıza gonca gül" demişti

Küçük ve çelimsizdim
ince ve güvensiz
Çırpı bacaklarımı sallıyordum
sıkıntıyla upuzun
Bir ada öğleden sonrasında

Sonra elimdekine baktım
nasıl da tam ve güzel
Şarap kırmızısı kadife tüylü
içine kapanık minik bir yürek
Cam bardağa koymuştum gonca gülümü
Derler ya, elimde büyüdü
Önce ürkek, sonra gitgide güvenerek
açtı içini yaprak yaprak
Gül kokulu iyiliği
kokladım uzun yıllar
O yüzden belki
ne zaman ummadığım biri iyi birşey etse
yüzümde o gül patlar

Karin Karakaşlı
(Benim Gönlüm Gümüş)


23 Ocak 2014 Perşembe

bir de aramız açılıyor birbirimizle: yanyana iken bile, çokluk, aramızda büyük boşluklar var. deneyelim bir sıcaklık geçiyor mu birbirimize, geçmiyor mu? sözgelimi birlikte bir arabadasınız; aynı yerde yemek yiyorsunuz; aynı yerde çalışıyorsunuz; aynı masada oturuyor da olabilirsiniz: hepinizi sinir ediyor bir şeyler: belki aynı gazeteyi okuyorsunuz. bir akımın geçtiğini hissetmiyorsanız, yeryüzü eksi yüz derecedir.
öldünüz. birbirinizi öldürüyorsunuz. öldürüldüler. öldük.

Nuri Pakdil